بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَإِن كُنتَ فِى شَكٍّ مِّمَّآ أَنزَلْنَآ إِلَيْكَ فَسْـَٔلِ ٱلَّذِينَ يَقْرَءُونَ ٱلْكِتَٰبَ مِن قَبْلِكَۚ لَقَدْ جَآءَكَ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلْمُمْتَرِينَ ٩٤

Sana indirdiklerimizden şüphe ediyorsan; senden önce indirdiğimiz kitabları okuyanlara sor. Andolsun ki; sana Rabbından hak gelmiştir. Sakın şüpheye düşenlerden olma.

– İbni Kesir

وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ فَتَكُونَ مِنَ ٱلْخَٰسِرِينَ ٩٥

Sakın Allah'ın ayetlerini yalan sayanlardan olma, yoksa hüsrana uğrayanlardan olursun.

– İbni Kesir

إِنَّ ٱلَّذِينَ حَقَّتْ عَلَيْهِمْ كَلِمَتُ رَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ ٩٦

Doğrusu, üzerlerine Rabbının sözü hak olanlar inanmazlar.

– İbni Kesir

وَلَوْ جَآءَتْهُمْ كُلُّ ءَايَةٍ حَتَّىٰ يَرَوُاْ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَلِيمَ ٩٧

Onlara her türlü ayet gelse bile elem verici azabı görünceye kadar.

– İbni Kesir

فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ ءَامَنَتْ فَنَفَعَهَآ إِيمَٰنُهَآ إِلَّا قَوْمَ يُونُسَ لَمَّآ ءَامَنُواْ كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ ٱلْخِزْىِ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَمَتَّعْنَٰهُمْ إِلَىٰ حِينٍ ٩٨

İman edip imanı kendisine fayda sağlayan bir kasaba olsaydı ya? Yunus'un kavmi müstesna. Onlar, iman ettikleri zaman üzerlerinden bu dünya hayatında rüsvaylık azabını kaldırdık, bir zamana kadar da kendilerini faydalandırdık.

– İbni Kesir

وَلَوْ شَآءَ رَبُّكَ لَءَامَنَ مَن فِى ٱلْأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًاۚ أَفَأَنتَ تُكْرِهُ ٱلنَّاسَ حَتَّىٰ يَكُونُواْ مُؤْمِنِينَ ٩٩

Eğer Rabbın dileseydi; yeryüzündeki insanların hepsi iman ederdi. Öyleyse sen mi insanları mü'min olmaları için zorlayacaksın.

– İbni Kesir

وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَن تُؤْمِنَ إِلَّا بِإِذْنِ ٱللَّهِۚ وَيَجْعَلُ ٱلرِّجْسَ عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ ١٠٠

Allah'ın izni olmadan hiç kimse iman edemez. Ve o, pisliği akledemeyenlerin üzerine kılar.

– İbni Kesir

قُلِ ٱنظُرُواْ مَاذَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۚ وَمَا تُغْنِى ٱلْءَايَٰتُ وَٱلنُّذُرُ عَن قَوْمٍ لَّا يُؤْمِنُونَ ١٠١

De ki: Göklerde ve yerde neler var, bir bakın. Fakat bunca ayetler ve uyarılar inanmayanlar güruhuna fayda vermez.

– İbni Kesir

فَهَلْ يَنتَظِرُونَ إِلَّا مِثْلَ أَيَّامِ ٱلَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِهِمْۚ قُلْ فَٱنتَظِرُوٓاْ إِنِّى مَعَكُم مِّنَ ٱلْمُنتَظِرِينَ ١٠٢

Kendilerinden önce geçenlerin başlarına gelen günler gibisinden başkasını mı bekliyorlar? De ki: Bekleyin, ben de sizinle beraber beklemekteyim.

– İbni Kesir

ثُمَّ نُنَجِّى رُسُلَنَا وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۚ كَذَٰلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنجِ ٱلْمُؤْمِنِينَ ١٠٣

Sonra Biz, peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Böylece üstümüze bir hak olarak mü'minleri kurtaracağız.

– İbni Kesir

قُلْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِن كُنتُمْ فِى شَكٍّ مِّن دِينِى فَلَآ أَعْبُدُ ٱلَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلَٰكِنْ أَعْبُدُ ٱللَّهَ ٱلَّذِى يَتَوَفَّىٰكُمْۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ١٠٤

De ki: Ey insanlar; benim dinimden şüphede iseniz, ben Allah'tan başka taptıklarınıza tapmam. Ancak, sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim. Ben, mü'minlerden olmakla emrolundum.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu